Bu sahte aşk ve gerçek aşk üzerine bir yazıdır…Yüzünüzü gülümseten onlarca insan gelir geçer hayatınızdan. Kimilerinde gerçek aşkı bulduğunuzu zannedersiniz kimileri ise söker atar kalbinizi. Aşk üzerine yüzlerde, binlerce makale yazılmıştır. Ama herkes farklı tanımlar aşkı. Sevmeyi aşk sananlar bile vardır mesela. Bazıları burcuna göre karar verir gerçek aşkını seçerken, bazıları yaşına, bazıları göz rengine bakar. Oysa ki aşk size sunulan bir seçim değildir. Hayatınız boyunca onlarca kişiyi sevebilirsiniz. Hoşlanabilirsiniz. Ama ömrünüz boyunca yalnızca bir kez aşık olursunuz. Bununla ilgili size bir olaydan bahsetmek istiyorum;
Yıl 3 Temmuz 2015. Çok seviyordum onu. Yaşımız çok gençti.
Bu arada biliyor musunuz o benim hayatıma giren ilk insandı. Ve ben hep son olsun istedim. Biz bu hayatta doğruyu, yanlışı, iyiyi, kötüyü birlikte gördük. Hayatı birlikte öğrendik. Biz birlikte büyüdük. Her zaman birimiz düşerken diğerimiz onu tutar ve ona destek olurdu. Biz asla yıkılamazdık. Yıkmaya çalışan herkese karşı birlikte göğüs gerdik. Kavga ettik ama barıştık. Küstük ama sarıldık. Hem de her seferinde daha da sıkı. Ayrıldık ama yeniden alevlendirdik bu aşk ateşini. Ta ki bir gün içime bir kuşku düşene dek. Yıl 2019. İçime düşen bu kuşku yüzünden ondan soğuduğumu, onu artık istemediğimi dile getirmeye başlamıştı bana karşı. Halbuki asla böyle bir şey yoktu. Başka birisiyle konuştuğundan şüpheleniyorum ve bu şüphenin doğruluk, yanlışlık payını araştırıyorum. O ise ondan soğuduğumu sanıyor. Belki de ortada hiçbir şey yok, saçma bir şüphe sadece. Ama emin değildim.
Kendimi bu yöne itmeye çalışırken şüphem gün geçtikçe artıyordu ve beni sürekli üzerine itiyordu. Ne yaparsam yapayım hiçbir sonuç bulamadım. Çareyi kendimi sadece bir adım geri plana çekmekte buldum. Eğer ben onu bunca yıldır tanıyorsam ben geri plana çekildiğimde eğer ki bir şey varsa ortaya çıkacaktı. Bu kez gerçekten soğumuş rolüne büründüm. İlişkimizde her konuda hep geri planda durdum. Konuştuk ve ayrıldık. Ve dediğim gibi de oldu. İnanır mısınız sadece 15 gün içinde başka birini aldı hayatına. Tüm şüphem doğru çıktı. İşin komik tarafı da biz 5 ay içerisinde nişanlanacaktık. Aileler bu ilişkiyi kabullenmiş durumdaydı. Şu an ona gidip sorsanız bu ilişkinin bitmesine ben sebep oldum, ben ayrıldım. Haklı, çünkü ondan bir şüphe uğruna bilerek ayrıldığımı bilmiyor. Haklısın derim ve onunla asla en ufak bir tartışmaya dahi girmem. Artık o bunu bile hakketmiyor benim gözümde. O bu acıyı bana ilk kez yaşatmadı.
Kalbinizin kimin için çarptığını bir kenara bırakın. O sizi yanıltır. Aklınız ve kalbinizin düz bir ince çizgi üzerinde birlikte hareket etmesi gerekir. Çizginin aşağısı sonsuz bir uçurum. Bir boşluk. Kalbinize inanır, dinlerseniz o boşluğa düşer ve kaybolursunuz. Aklınıza inanır ve dinlerseniz yine o boşlukta kaybolursunuz. Çünkü ikisi de sizi farklı ama güzel yollar sunacak ve sizi bu ince çizgiden saptıracak. İkisi ile birlikte hareket etmeyi öğrenmelisiniz. Hayatınız boyunca yaşadığınız ilişkileri bir gözden geçirin. Bu ilişkilerin neden bittikleri üzerinde biraz düşünün. Hatta size bir tavsiye. Gerçek aşk sandığınız ama aslında bir hiçten başka bir şey değil olarak gördüğünüz bir kağıda yazarak anlatın. İnanın bana bu sizi rahatlatacaktır. Uzun uzun dökün içinizi kağıda. En son ayrıldık deyip bitirmeyin. İçinizde kalan o duyguyu da sona ekleyin. Öfke, kin, nefret… Sonra da o kağıdı bir kibrit veya çakmak yardımıyla yakın. İnanın rahatlayacaksınız.
Herkesin yaşadığı ilişki başkadır ve bu yüzden herkes aşkı farklı tanımlar. Yaktığınız ateşin külleri bırakın uçup gitsin hayatınızdan. Şimdi elinizde yeni bir kağıt alın ve aşkı bir de siz tanımlayın. Unutmayın eğer gerçek aşkı bulmak istiyorsa kaybetmeyi göze alabilmeli insan.