Güzellik sektörüne çocuk denilecek yaşta ilgi göstermiş, İstanbul’un lüks alışveriş noktası Nişantaşı’nda insanları güzel bir değişime hazırlayacak güzellik ve ifade merkezini 19 yaşında açarak sektöre meydan okumuş bir iş insanı Şeyda Söyler.
Güzellik sektörüne çocuk denilecek yaşta ilgi göstermiş, İstanbul’un lüks alışveriş noktası Nişantaşı’nda insanları güzel bir değişime hazırlayacak güzellik ve ifade merkezini 19 yaşında açarak sektöre meydan okumuş bir iş insanı Şeyda Söyler. Hayalleri, tutkuları olan sosyal bir iş kadını. 15 yılını doldurduğu merkezini Türkler kadar, yurtdışından gelen danışanlar da tanıyor, beğeniyor ve geliyor. Cilt bakımı, stres, yorgunluk, sigara ve alkol tüketimi, UV ışınları, makyaj ve çevre kirliliğinin olumsuz etkilerine karşı cildin nem ve elastikiyetini geri kazandıran uygulamaları ile mükemmel değişimin kapısını aralayan Şeyda Söyler, yılların getirdiği tecrübesini kendisini örnek alan danışanlarıyla paylaşan eğitimler de düzenliyor. Yılın En İyi Güzellik Koçu, Yılın En İyi Kaş Tasarımcısı gibi ödüllere de layık görülen Şeyda Söyler, tırnaktan kaşa, selülitten dudağa, kirpikten cilde kadına kendini güzel hissettirecek her alanda profesyonel dokunuşları ile adından söz ettiriyor. İşte Şeyda Söyler ve hikayesi….
1-Önce biraz geçmişe gidelim, bu serüvenin başlangıcına. Kendinizi keşfetmeniz nasıl oldu?
Ben de tüm kız çocuklar gibi annesinin makyaj malzemeleri ile oynamasını seven bir çocuktum, güzellik, makyaj yapmak hep hoşuma giderdi. O zaman sanatçıların kaşlarına, gözlerine, makyajlarına dikkatle bakardım. Annemin tüm malzemelerini onlara benzemek için harcardım…
Ben her zaman kendimle ilgili değişiklikler yapmayı çok seviyorum, insanların da güzel görünmeyi önemsediğini düşünüyorum. Çok erken yaşlardan itibaren güzellikle ilgili tüm yenilikleri, hem görsel medyadan hem de yakın çevremden takip etmeyi çok seviyorum. Gözlem ve incelemelerim sonucu yavaş yavaş insanların yanlışlarını, hatalı makyajları farketmeye başladım. Bunun üzerine lise 2. sınıfta güzellik uzmanlığı bölümünü tercih ettim ve bu alandaki kariyer yolculuğum da esasen böyle başladı.
2-Başladığınız dönemlerde böyle bir sektör yok denecek kadar küçük bir sektördü. Bu cesaret aileden mi geliyor? Ne oldu da bu serüven dükkan açmaya kadar ilerledi?
Kendini en iyi hissettiğin şeyi yaparsan bu zaten cesaret ve özgüven verir. Bu yüzden kendimi en iyi hissettiğim şeyi yapmayı tercih ettim. Bu da insanlarla bire bir diyalog içerisinde olmak ve onların güzelliğine katkıda bulunmaktı. Bu yüzden 19 yaşımda kendi iş yerimi kurdum ve genç yaşıma rağmen hiç zorlanmadım. Kendimi isteyerek geliştirmenin ve sabrın faydalarını yaptığım bu işte erken yaşlardan itibaren gördüm.
3-Türkiye’de müşteriyi tutmak, pazarda yer edinmek hangi dönemde olursa olsun zordur. İniş çıkışları olan bir süreçtir. Bu zamana gelene kadar müşteri ilişkileriniz nasıl yönetildi?
Aslında belki de müşterilere müşteri gibi bakmamakla ilgilidir bu. Müşterilerime hiç müşteriymiş gibi bakmadım. Onlar benimle aynı tutkuya sahip misafirlerim oldular her zaman. O samimiyetimi hiç kaybetmedim. Zamanla da hayatımda hep var olan dostlarıma, arkadaşlarıma dönüştüler. Aynı beğenilere sahip, birbirine saygılı insanlar zamanla aynı yolda buluşup ilerlerler sonuçta…
4-Herkesin tutkuyla başladığı, işinde, gücünde bir duraklama dönemi vardır. Bunu yaşadınız mı? Acaba başka bir şey mi yapsaydım düşünceniz oldu mu?
Böyle bir düşünceye hiç kapılmadım. Güzellik üzerine yaptığım şeyler hayatımın sonuna kadar yapmak istediğim işler. Sadece sektörün içinde farklı yollara, farklı dallara bölünebiliyorum. Mesela kendim gibi insanlar yetiştirmeyi düşünüyorum. Benim gibi olmak isteyenlere, bana bu konuda ulaşanlara ön ayak oluyorum. Hatta öğrencilerimi yetiştirmeye başladım bile. Benim gibi hem işiyle hem ruhuyla güzel iş kadınları yetiştirmek hedefim…
5-Duyduğumuz bir şey var. Ortadoğu’dan çok fazla danışanınız geliyor. Peki onlar size nasıl ulaştı?
Türkiye’deki paylaşımlarımdan dolayı, yurtdışından beni bulup gelen gurbetçilerimiz çok oldu. Gurbetçilerimiz yaşadıkları yere gidip tekrar buraya döndüklerinde adeta çoğalarak döndüler. Çünkü yakınlarına bizi anlattılar, onlar da bizi referans yoluyla buldular. Bu iş Ortadoğu’ya, Avrupa ülkelerine sıçradı. Şu an Türk danışanlarım kadar yurtdışı danışanlarım var. Kendi ölçeğimde Türkiye’nin güzellik sektörünü uluslararası alanlarda temsil etmeye çalışıyorum diyebilirim, bu da bana gelecek günler adına daha büyük ölçekli düşünerek projeler üretmeye sevk ediyor.
6-Yurtdışından gelen danışanlarınız hangi sezonlarda daha fazla ilgi gösteriyorlar?
Kış mevsiminde gelenler de var tabii ki, kendi iş programına gündemine göre sezonları tercih ediyorlar ama esas itibariyle yazın daha da artıyor. Türkiye gibi cennet bir ülkede bir yandan tatilini yaparken, bir yandan da yeni sezona, belki yeni hayatlarına yeni bir imajla, yeni bir görüntüyle merhaba demek istiyorlar sanırım.
7- Danışanlarınız sizden etkilenip örneğin sizin kaşınızı, tırnağınızı yaptırmak istiyor mu?
Benim güzellik anlayışımı herşeyden önce kendi görüntümle göstermeye çalışıyorum, bu nedenle tabi ki de benim özelliklerim dikkat çekiyor ama en çok dikkat çeken şey doğallığı öne çıkarmam. Doğallığa çok önem veriyorum ve yapılan kaşların gerçekten sonradan eklenen kalıcı makyajlara benzemesini istemiyorum. Tamamen kişinin kendine özgü tüm güzellik uygulamalarını görüp danışanlarımı ona göre yönlendiriyorum. Çünkü sırf moda diye, ya da başkasına yakışıyor diye bir uygulamayı taklit etmek herkeste aynı sonucu vermez. Hem tipine göre seçim yapabilmeliyiz, hem de yaptığımız uygulama estetik operasyonmuş gibi görünmemeli, doğal olmalı.
8-Buraya terapi için gelen danışanlarınız oluyor mu? Herhangi bir duygusal travması sonrasında gelenler var mı?
Tabi ki de oluyor. Kadınlarımızın her türlü ruh halinde güzelleşme olgusu bence çok önemli. Kendimizi üzgün hissettiğimiz zaman daha iyi hissetmek adına kendimizi güzellik merkezlerine atıyoruz. Belki de yıllarca süren dostluklarımız da buradan başlıyor çünkü gelen danışanlarımın her halini anlıyorum, empati yapıyorum, onlarla diyalog kurup sohbet ediyorum. Hem ruhlarını iyileştirmek hem de güzel ruhlarını dışa vuracak fiziklerini değiştirmek için elimden gelen profesyonel desteği sağlıyorum.
9-Takipçilerin, okuyucuların merak ettiği soruları da soralım. Siz modayı da yakından takip ediyorsunuz. Örnek aldığınız, beğendiğiniz isimler var mı?
Bence modada, kişi kendine ne yakışıyorsa onu takip etmeli. Ben birçok kişiyi takip ediyorum ama kendime en uygun olanı seçiyorum. Etnik ürünleri, yeni tasarım ürünleri çok seviyorum. Özellikle kişiye özgü tasarımlara çok ilgi duyuyorum. Bu yüzden bugün Seren Serengil’in mağazasına gittim. Ve oradan kendime çok keyifli parçalar aldım.
10-Bazen sizi çok business görüyoruz, bazen çok spor görüyoruz. İş durumunuza göre mi karar veriyorsunuz?
Evet toplantılarım olduğunda veya danışanlarımla bir araya geldiğimde genelde business giyiniyorum. Ama onun dışında kendi halimde daha spor olmayı seviyorum.
11-Bu kadar yoğunluk arasında, eğitim tarafınız var, televizyon programlarınız var. Sosyal hayatınıza nasıl vakit ayırıyorsunuz?
Sosyal hayatımı iş hayatımın içine taşıdım diyebilirim. Tüm arkadaşlarım, dostlarım genelde beni iş yerinde ziyaret ediyorlar. Sosyal hayatımda kendime ayırdığım vakti daha çok sporla değerlendiriyorum. Spor yapıyorum. Onun dışında tüm hayatım işten ibaret ve bundan da şikayetçi değilim.
12-Özel hayatınız nasıl gidiyor Şeyda hanım?
Aşkı insan duygularını tazeleyen çok özel bir durum olarak görüyorum fakat seçiciyim. Yanımda olacak kişinin iş hayatıma uyumlu birisi olmasını, beni ve yaptıklarımı anlamasını tercih ediyorum.
13-Hedefiniz nedir?
Hedefim, Şeyda Söyler Nişantaşı’nı daha çok alanda, daha çok yerde görebilmek. Franchise tekliflerini değerlendirmek istiyorum. Aynı zamanda da bir çok kadına bu işle ilgili iş kapısı sunmak istiyorum ve onların bu konuda yanında olmak istiyorum. O yüzden bir Şeyda Söyler Akademi kurma hayalim var.
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı