İzmir Ticaret Borsası Temmuz Ayı Olağan Meclis Toplantısı 26 Temmuz 2022 Salı günü video konferans aracılığıyla ve Meclis üyelerinin geniş katılımıyla gerçekleştirildi.
İzmir Ticaret Borsası Temmuz Ayı Olağan Meclis Toplantısı 26 Temmuz 2022 Salı günü video konferans aracılığıyla ve Meclis üyelerinin geniş katılımıyla gerçekleştirildi. Toplantının ana gündemi Tahıl Koridoru Anlaşması, tarımsal dış ticarette yaşanan gelişmeler, dünya genelinde yaşanan enflasyon sorunu ve sektöre etkileri, tarım ürünlerinde yeni hasat sezonu ve tarımda markalaşmanın önemi oldu.
Temmuz Ayı Olağan Meclis Toplantısı’nda konuşan İzmir Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ercan Korkmaz, Dünyanın Türkiye’nin elde ettiği büyük diplomasi zaferini konuştuğunu ifade ederek, “Türkiye'nin ev sahipliğinde düzenlenen zirvede, Türkiye, Rusya, Ukrayna ve Birleşmiş Milletler arasında, Ukrayna'dan tahıl ve gıda maddelerinin güvenli sevk edilmesini sağlayacak anlaşma geçen hafta imzalandı. Mutabakat ile tahıl ve benzeri gıda ürünlerinin Ukrayna’ya ait üç liman üzerinden emniyetli bir şekilde nakliyatının yapılması amaçlanıyor. Planın icra ve denetimi de İstanbul’da kurulacak merkezden gerçekleştirilecek. Çok şükür ki tüm dünya açısından bir tehdit olan bu soruna çözüm üreten taraf Türkiye oldu ve herkes rahat bir nefes aldı. Tahıl Koridoru Anlaşması’nın imzalanmasının ardından başta ABD, İngiltere, Fransa, Afrika Birliği, İtalya olmak üzere birçok ülkeden ve uluslararası örgütten Türkiye'ye tebrik ve teşekkür mesajları yayımlandı. Bu anlaşma ülkemizin dünya siyasetindeki jeopolitik önemini bir kez daha gözler önüne sermiş oldu. Emeği geçen herkese en içten duygularımla şükranlarımı sunuyorum.” dedi.
Dünya genelinde yaşanan enflasyon sorununun ülkemizde de hissedildiğini ve maalesef bu konuda, yakın vadede, dünyanın hiçbir ülkesinde bir iyileşme beklenmediğini vurgulayan Ercan Korkmaz, “Bu ay rekor faiz artışına giden Avrupa Merkez Bankası Başkanı’na göre, küresel enerji fiyatları yakın gelecekte yüksek kalmaya devam edecek. Bu durum giderek daha çok sektörü etkileyecek. Ekonomi faaliyetleri yavaşlarken, enflasyon bir süre daha yüksek seyredecek. Sanırım dünyanın ekonomik açıdan rahatlamaya başlayabilmesi için önümüzdeki yılı beklememiz gerekecek. Yaşanan tüm zorluklara rağmen tarım ve gıda sektöründe dış ticaret açısından ülkemizin olumlu bir refleks ortaya koyduğu da bir gerçek” diye konuştu.
2022 yılının ilk 5 ayında genel ihracatımızda yüzde 19’luk artış olurken, tarımsal ürünler ihracatımızın yüzde 20 arttığını, genel ithalatımızda ise yüzde 40’lık artış yaşanırken, tarımsal ürünler ithalatımızdaki artışın yüzde 25 olduğunu belirten Korkmaz, “Tarımsal ihracatımızda yaş ve kuru meyvelerin payı yüzde 16, sebze ve meyvelerden elde edilen ürünlerin payı yüzde 11 ve büyük çoğunluğu un olmak üzere hububat, süt ve pastacılık ürünleri ihracatımızın payı da yüzde 10. Tarımsal ithalatımızda ise sektörel durum özetle şöyle; hububatlar yüzde 29 ile en yüksek payı aldı, ham ve rafine yağların payı yüzde 16 ve yağlı tohumlu ürünler ve kaba yemlerin payı ise yüzde 16 oldu. Tarımsal dış ticaretimizde son yıllarda yaşanan pozitif görünüm hız kesmeden devam ediyor diyebiliriz. Sebze ve meyve üretiminden önemli bir gelir elde ediyoruz. Ancak hububat ve yağlı tohumlu ürünlerde üretim açığımız olduğu için bu alanda ciddi bir ithalat gerçekleştiriyoruz. Bu ürün gruplarından elde edilen un ve bitkisel yağlarda yüksek ihracat gerçekleştirmiş olsak da özellikle yağlı tohumlu ürünlerde halen üretim açığımız bulunuyor.” dedi.
Tarımsal dış ticaretle ilgili açıklanan verilerde 2022 yılında 1,4 milyar dolar değerindeki pamuk ithalatımızın bulunmadığını hatırlatan Korkmaz, “Ülkemizin yağlı tohumlu ürünler, hububat ve pamuk üretimini bir şekilde artırması gerekiyor. Ancak buradaki en önemli sorun bu ürünlerin ekim alanları açısından birbirinin alternatifi olan ürünler olması. Tarım alanlarını artırmak mümkün olmadığına göre birim alanda verimi artırmak en önemli hedefimiz olmalı. Ayrıca üretim açısından güçlü olduğumuz alanlarda markalaşma çalışmalarına ağırlık vermemizde, zayıf olduğumuz alanlarda ise doğru hedefler belirleyip üreticilerimizi destekleyerek yol almamızda sonsuz fayda görüyorum.” diye konuştu.
Pandemi, küresel iklim krizi ve son olarak Rusya-Ukrayna savaşı gibi son 2-3 yılda yaşananların başta ekonomi olmak üzere tüm yaşamı etkilediğine ve bu etkilerin de devam ettiğine değinen Meclis Başkan Yardımcısı Güngör Şarman, “Bundan sonraki dönemde iş hayatının ve iş yapış şekillerimizin eskisi gibi olması mümkün değil. Pazar payımızı büyütmek, hatta korumak istiyorsak günümüzü ve geleceği iyi analiz etmek zorundayız. Günümüz iş dünyasında riskler ve kırılganlıklar hiç olmadığı kadar yüksek. Kendimizin hammadde tedarik, üretim ve pazarlama süreçlerinin iyi çalışması tek başına yeterli değil. Hiç beklemediğimiz gelişmeler adeta bir domino etkisi gibi dünyanın her noktasını ve her iş kolunu etkileyebiliyor. Bu duruma güncel bir örnek olarak euro/dolar paritesinde yaşananları gösterebiliriz. Aslında hiçbir müdahilimizin olmadığı paritedeki son gelişmeler, birey ve firma ölçeğinde farklı etkileri olsa da makro açıdan ülkemizi olumsuz etkiliyor. Dış ticaretimizde ihracatımızda Euro bölgesi önemli bir paya sahip, dolayısıyla gelirlerimizin çok önemli kısmı Euro olarak elde ediyoruz. İthalatımızı ise ağırlıklı olarak dolar cinsinden yapıyoruz. Ayrıca, turizm gelirlerimizin çok büyük kısmı ve yurtdışında çalışan vatandaşlarımıza ait döviz tevdiat hesapları büyük ölçüde Euro cinsinden olduğu halde dış borçlarımızın ağırlığı dolar cinsinden yapılan borçlanmalardan oluşuyor. Dolayısıyla diğer her şey sabit olsa bile dolar güçlendiğinde ülkemiz ekonomisi için parite kaynaklı bir zarar ortaya çıkıyor. Bu nedenle, günümüzde içsel ve dışsal riskleri yönetmek büyük önem taşıyor” diye konuştu.
Bu dönemin bir diğer özelliğinin riskler kadar fırsatları da beraberinde getirmesi olduğunu ifade eden Meclis Başkan Yardımcısı Güngör Şarman, “Hemen her gün çevremizde veya basında yeni yeni iş alanlarına ve bu alanlara ait başarı örneklerine şahit oluyoruz. Ülkemizde de değerleri milyar doları bulan “unicorn” şirketlerimiz çıkmaya başladı. Üstelik bu girişimlerin en fazla 3-5 yıllık geçmişi olduğunu düşündüğümüzde gerçekten şaşırtıcı geliyor. Artık günümüzde her ne yaparsak yapalım başarılı olmak için teknolojiyi ve inovasyonu göz ardı edemeyiz. Bundan böyle içinde akıl ve bilim olan üretim kazandıracaktır. Geleneksel üretim ve iş yapış şekillerinin yoğun olduğu tarım ve gıda sektöründe zor olduğunu düşünsek de yeni arayışlar ve yenilikçi çözümler bulmak bizler için de zorunlu hale geldi” dedi.
Bütün dünyayı etkileyen sorunlar ve inanılmaz değişimler yaşanmaya devam ederken, gıda ve beslenmemizin kaynağı tarımsal üretimin de hayatın normal akışı içerisinde ilerlediğini vurgulayan Güngör Şarman, “Her ne kadar yüksek maliyetler ile zor durumda olsalar da üreticilerimiz yeni hasat sezonunu karşılamak, bizleri ürünsüz bırakmamak için çalışmalarına var gücü ile devam ediyor. Üreticilerimizi daha iyi bir verim ve daha fazla üretim için doğru yöntemlerle desteklemek, böylece toplumsal ve çevresel yarar sağlayacak uygulamaları hayata geçirmek gerekir. Geleceği buna göre planlamak ülkemiz için son derece önemlidir. Yüzyıllardır bölgemize ve ülkemize zenginlik veren geleneksel ürünlerimizden kuru üzümle önümüzdeki ay başlayacak hasat sezonu, sonraki ay incir ardından pamuk ve zeytinle devam edecek. Sahadan gelen bilgiler genel olarak ürün gelişiminde çok önemli sorunlar yaşanmadığı yönünde. Ancak, bazı bölgelerde kuraklığın neden olduğu su sorununun yaşandığına yönelik bilgiler alıyoruz. Umuyorum ki iklim şartlarında hasada kadar önemli bir olumsuzluk yaşamayız ve başta üreticilerimiz olmak üzere tüm sektör paydaşları için bereketli bir sezon geçiririz.” diye konuştu.
Şarman’ın ardından söz alan meclis üyeleri temsilcisi oldukları sektörlere ilişkin güncel durum ve son gelişmeler hakkında bilgi paylaşımında bulundu.
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı