Mobbinge maruz kalmamak için neler yapılmalı? Türkiye’de yıldırma olarak ifade edilen mobbing, çalışma ortamında maruz kalınan psikolojik ve fiziksel şiddeti tanımlıyor.
Mobbinge maruz kalmamak için neler yapılmalı?
Türkiye’de yıldırma olarak ifade edilen mobbing, çalışma ortamında maruz kalınan psikolojik ve fiziksel şiddeti tanımlıyor. İş hayatında çözümlenmesi gereken en ciddi sorunun mobbing olduğunu belirten Uzman Klinik Psikolog Selvinaz Çınar Parlak; uzun süreli baskı, aşağılamak, dışlamak ve kötü niyetli söylentiler yayma gibi yaklaşımların iş yerinde mobbing uygulandığına dair işaretler olarak değerlendirildiğini ifade ediyor. Uzman Klinik Psikolog Selvinaz Çınar Parlak; benmerkezci, talepkar ve empati yapamayan kişilerin mobbing potansiyeli olduğuna dikkat çekerek uzun süre mobbinge maruz kalan kişilerde psikolojik olduğu gibi fiziksel olarak da yıkıcı sorunlar oluştuğunu vurguluyor. Parlak, mobbinge karşı başta işverenler ve çalışanlarda olmak üzere tüm toplumda farkındalık oluşturulmasını tavsiye ediyor.
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Feneryolu Tıp Merkezi Uzman Klinik Psikolog Selvinaz Çınar Parlak; iş hayatındaki en önemli sorunlardan biri olan mobbingin uygulandığını gösteren işaretler, mobbing uygulayan kişilerin kişilik yapıları ve mobbinge maruz kalan insanların yaşadığı sorunlar hakkında değerlendirmelerde bulundu. Parlak, çalışanlara mobbinge maruz kalmamaları için önemli tavsiyeler de paylaştı.
Türkçe’de yıldırma olarak tanımlanıyor
Mobbing teriminin kez İsveçli bilim insanı Heinz Leyman’ın işyerlerinde yetişkinler arasındaki şiddeti tanımlaması ile ortaya çıktığını belirten Uzman Klinik Psikolog Selvinaz Çınar Parlak, “Mobbing çalışma ortamında maruz kalınan psikolojik ve fiziksel şiddeti tanımlıyor. Aslında İngilizce ‘mob’ kökünden geliyor. Mob sözcüğü, İngilizce’de şiddet uygulayan çete anlamındadır. Dilimizdeki karşılığı yıldırma kelimesi olarak önerilse de mobbingin daha sık kullanıldığını görüyoruz. Psikolojik şiddeti yaşamın hemen tüm alanlarında görmek mümkün. Fakat mobbing kelimesi özel olarak iş hayatında maruz kalınan şiddeti tanımlıyor.” dedi.
Bu davranışlar mobbinge işaret ediyor
Uzman Klinik Psikolog Selvinaz Çınar Parlak, iş hayatında mobbing-yıldırma tanımına uyan başlıca tutum ve davranışları şöyle paylaştı:
“Uzun süreli baskı, aşırı talepkarlık, haksız eleştiri, mükemmelliyetçi ve denetimci bir kontrol ile sürekli hata bulmak, dışlamak, aşağılamak, kötü niyetli söylentiler yaymak, sürekli-tekrarlayıcı eleştiriler, işyeri kurallarının kötü niyetli kullanımı, haksızlık, alay etmek, tehdit etmek, aşırı sorumluluk vermek, rahatsız edici ve taciz edici davranışlar, suçluluk hissettirme, kişinin benlik değerini zedeleyici güce dayalı olumsuz her tutum ve davranış mobbing-yıldırma davranışı olarak kabul ediliyor.”
Çalışanlar arasında da mobbing yapılıyor
Mobbing-yıldırma davranışının yöneticilerden çalışanlara yönelik olduğu gibi çalışanların kendi aralarında dışlama, ötekileştirme, gruplaşma ve ayrımcılık olarak da ortaya çıkabildiğini belirten Uzman Klinik Psikolog Selvinaz Çınar Parlak, “Yöneticilerden çalışanlara yönelik olan dikey mobbing, çalışanların kendi aralarında uyguladıkları ise yatay mobbing olarak tanımlanıyor. Güç mücadelesi ve zorbalıktan kaynaklanan mobbing, iş hayatının her seviyesinde üstler, astlar ve aynı düzeydeki çalışma arkadaşları arasında ortaya çıkabiliyor.” dedi.
Kar odaklı yönetim anlayışı mobbing’i artırıyor
Mobbinge kişilerden kaynaklı bireysel patolojilerin sebep olduğunu düşünmenin yanıltıcı olacağını belirten Uzman Klinik Psikolog Selvinaz Çınar Parlak, “Mobbing davranışı bireysel değil daha çok toplumsal nedenlere dayanıyor. Değişen dünya ile birlikte iş hayatında rekabetçi, belirsiz ve iş güvencesinin olmadığı neo-liberal politikaların hakim gelmesi ile mobbingin ortaya çıkması da kaçınılmaz olarak arttı. Uluslararası Çalışma Örgütü raporlarına göre iş hayatında öncelikli çözümlenmesi gereken en ciddi sorun mobbingtir. Kurumların ‘kar odaklı’ yönetim anlayışı, güvencesiz çalışma koşulları, işsizlik, ekonomik belirsizlik ve kapitalist rekabet ortamı ile çalışma koşulları her geçen gün sertleşirken, bu durum çalışanlar üzerindeki baskı ve mobbing davranışlarında da artışa sebep oluyor. Mobbing, neo-liberal politikaların doğal bir sonucu olarak ortaya çıkıyor.” ifadelerini kullandı.
Mobbing uygulayan kişi onaylanma ihtiyacı duyuyor
Örgüt kültürü içinde çalışanların rekabete ve statü arayışına yönlendirilmesinin kişilik özelliklerinden bağımsız olarak mobbinge sebep olabildiğini vurgulayan Uzman Klinik Psikolog Selvinaz Çınar Parlak, “Antisosyal eğilimler; ben merkezci, çocuksu, talepkar, olgunlaşmamış kişilikler, vicdan ve empati gibi olgun duygusal özelliklere sahip olmayan bireylerde mobbing potansiyelini artırıyor. Genel olarak mobbing uygulayan kişilerin diğerleri tarafından kabul görme ve onaylanma ihtiyacı içinde oldukları, temel güven ve öz-değerlilik hissinde sorun yaşayan kişiler olduğu ve güç elde etmek için yoğun bir arzu içinde oldukları biliniyor.” dedi.
Mobbing travmalara yol açıyor
Uzman Klinik Psikolog Selvinaz Çınar Parlak, uzun süreli mobbinge maruz kalmanın oldukça psikolojik olduğu gibi fiziksel olarak da yıkıcı sorunlara yol açtığını söyledi ve sözlerine şöyle devam etti:
“Mobbing, sadece maruz kalan kişiyi tahrip etmekte kalmayıp iş kayıplarına, verimsizliğe, ekonomik ve sosyal sorunlara da sebebiyet verirken mağdur kişide ‘hiper atiklik’ adı verilen kolayca irkilme, çabuk sinirlenme, konsatrasyon güçlüğü ile karakterize ani tepkilere de yol açıyor. Düşünce süreçlerinde bozulmalar ve duygusal kontrol sorunları ortaya çıkıyor. Türkiye Psikiyatri Derneği, mobbingin uygulama biçimi süresi ve şiddeti ile bağlantılı olarak birçok ruhsal bozukluğun ortaya çıkabilecğeini ifade ediyor. Kişide sıkıntı, öfke, karamsarlık, uyku sorunları, depresif belirtiler, anksiyete belirtileri ve davranış sorunları görülebiliyor. Depresyon, anksiyete ve davranış sorunlarının birlikte bulunabildiği uyum bozuklukları, depresyon, yaygın anksiyete ve panik bozukluğu gibi anksiyete bozukları, kendini bedensel belirtilerle ifade eden somatoform bozukluklar, ortaya çıkmasında ve seyrinde ruhsal etkenlerin rol oynadığı psikosomatik hastalıklardan da bahsedebiliriz. Bunun yanında bir tür kendini iyileştirme çabası olarak, alkol, madde ya da ilaca yönelme olabilir. Madde kullanım bozuklukları gelişebilir. Bireyin fizik bütünlüğünü tehdit eden, onu çaresiz bırakan, dehşet duygusu yaratan yaşantılara bağlı gelişen ‘Travma Sonrası Stres Bozukluğu’ ortaya çıkabilecek en ciddi ruhsal bozukluklardan biridir. Mobbing insan eliyle oluşturulan bir travma olarak kabul ediliyor.”
Toplumda farkındalık oluşturulmalı
Mobbing ile mücadelede öncelikli hususun bu soruna yönelik farkındalığı artırmak olduğunu ifade eden Uzman Klinik Psikolog Selvinaz Çınar Parlak, “Bu nokta da mağdurun kendisi tarafından olduğu kadar işverenler, çalışan kesim ve tüm toplum tarafından farkındalığın oluşturulabilmesidir. Bireysel olarak mağdurların öğrenilmiş çaresizlik içinde olmaması gerekiyor. Mağdurların teslimiyetçi ve boyun eğici tutumlar yerine gereken yerde savaşçı davranış ve tutum gösterebilmesi desteklenmeli. Toplum olarak bireylerin öz-saygı, mesleki ve beceri niteliğin gelişimi, psikolojik uyum ve ruhsal sağlığı güçlendikçe mobbinge yönelik dirençleri de artacaktır.” dedi. Parlak sözlerini şöyle tamamladı:
“Özgüven, sınırlarını koruyabilme, hayır deme becerisi ve etkili bir iletişim kişinin mobbing davranışından kendisini korumasını sağlayacaktır. Stres yönetme becerisi arttıkça bireyler zor durumlarda da etkili bir şekilde baş edebilmektedir. Sağlıklı bir yetişkin olmada en önemli nokta, kendi değerini ve önemini bilme ve bunu sözleriyle, beden diliyle ve eylemleriyle karşısındakine bildirme ve kendi sınırlarını koruyabilmesidir. İş hayatında mobbing karşıtı politikaların belirlenmesi ve konuyla ilgili gerekli eğitimlerin düzenlenmesinde insan kaynakları bölümlerine önemli bir görev düşüyor. Toplumsal, sosyal ve ekonomik sorunlara yol açan mobbing için hukuki düzenlemelerin yapılması da oldukça önemli.”
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı